Sentetik deri üretiminde tek kaynak petrol değil: 17 bitkiden deri elde ediliyor
Deri sektörünün 2032 yılında 630 milyar dolar hacime ulaşması bekleniyor. Konfeksiyondan mobilyaya birçok alanda kullanılan derilerin yarısı doğal, yarısı ise yapay. Petrol tabanlı sentetik derilerin yanında ‘bitkisel deri’ üretimi de yükselişte. Ananas, elma hatta buğday dahil 18 ayrı bitkiden sentetik deri elde edilebiliyor.
Deri, insanoğlunun vazgeçemediği ürünlerden biri. Başta konfeksiyon ve ayakkabı olmak üzere mobilyadan otomotive, kozmetikten ilaç sanayisine kadar onlarca farklı sektörde, üretimin ham maddeleri arasında yer alıyor.
Dünyada deri pazarı 2022 yılında 245 miyar dolar düzeyine ulaşmıştı. 2023’te ise sektörün 630 milyar dolar büyüklüğe ulaşması bekleniyor. Petrol tabanlı sentetik deri pazarı (Poli Vinil Clorur-PVC, Poliuretan-PU vs.), 2021’de 33,7 milyar dolar olarak hesaplanırken, 2032’de 139 milyar dolara yükselmesi bekleniyor.
Bu iki kaynağa ek olarak bitkilerden üretilen deri pazarı da gittikçe büyüyor. 2022’de 67,6 milyon dolar büyüklüğe ulaşan bitki bazlı deri pazarı, 2032’de 139,2 milyon dolarlık büyüklüğe ulaşacak.
SENTETİK DERİ ÜRETİMİ BİTKİLERE KAYIYOR
Doğal deri, epidermis (üst deri), dermis (öz deri) ve hipodermis (alt deri) olarak üç tabakadan oluşuyor ve eğer kürk vb. bir ürün olarak kullanılmayacaksa, dermis tabakasından üretimden faydalanılıyor.
Hayvansal derilerin yaklaşık yüzde 65’i ineklerden, yüzde 15’i koyunlardan, yüzde 11’i domuzlardan, yüzde 9’u keçilerden ve binde 2’si ise yılan, kertenkele, timsah gibi diğer hayvanlardan sağlanıyor.
Hayvan derisinin tercih edilmediği durumlarda ise pamuk vb. bir yüzey üzerine kürlenmiş köpük (PU veya PVC) iki ayrı tabaka olarak döşenip reçine ile kaplanıyor ve deri görünümü veriliyor. Ancak küresel ısınma, su kıtlığının artması, sentetik derilerin doğada parçalanma süresinin çok uzun olması ve giderek artan çevre duyarlılığı, üretimin bitkilere kaymasına yol açtı.
NASIL ÜRETİLİYOR?
Bugün ananas, zeytin, kambucha çayı, kaktüs, üzüm, mandalina, limon, Hindistan cevizi, mısır, tik ağacı, fil kulağı bitkisi, muz, portakal-kaktüs karışımı, kauçuk, mango ve buğdaydan deri üretilebiliyor.
Bitki olmamasına rağmen mantardan da deri üretimi mümkün. Zeytin posası, ananas yaprağının lifleri, mısır ve muz atıkları gibi bitkisel kaynaklar, geçirilen işlemlerle deriye dönüştürülüyor. Sürdürülebilir deri alternatifi olarak tüketiciye sunuluyor hatta teşvik etmek için moda haftaları düzenleniyor.
Hayvan derisine göre mikroorganizmalara daha dayanıklı olan bu deriler, doğada da sentetik deriye göre çok daha hızlı parçalanıyor ve çevre kirliliğini azaltıyor. Üretimde, bitkiden elde edilen ham madde, sağlamlaştırılması için yapım aşamasında Poliüreten Dispersiyonlar (PUD) ile karıştırılıyor. Sonrasında ise üretim sentetik deri benzeri bir yöntemle tamamlanıyor.
ARAŞTIRMALAR SÜRÜYOR
Doç. Dr. Okşan Oral ile birlikte ‘Sürdürülebilir Deri Alternatifleri: Vegan Deriler’ kitabını kaleme alan Ege Üniversitesi Emel Akın Meslek Yüksekokulu Öğretim Üyesi Prof. Dr. Esra Dirgar, bitki bazlı derinin özellikle vegan talepler nedeniyle gittikçe daha fazla kullanılacağına dikkat çekiyor.
Bitki bazlı deri derken kastettiğimiz aslında kullandığımız atıkları ifade ediyor. Özellikle yurt dışında çok fazla örneği var. Mesela meyve suyu üreticisi, kalan atıkları, posayı deri benzeri bir ürüne dönüştürüyor. Böyle markalar ortaya çıktı. Türkiye’de zeytin atıklarından deri benzeri üretim yapan bir firma var. Bizim de bunlar üzerindeki araştırmalarımız sürüyor.
Dikilebilirlik, kullanılabilirlik araştırmaları yapıyoruz. Avantaj ve dezavantajları araştırılıyor. Doğal derinin organik bir malzeme olması, nefes alabilir olması öne çıkan özelliğiydi. Bitki bazlı deride bunun ne ölçüde yakalanabildiği önemlidir. Biyobozunur olması önem taşıyor. Atıklardan üretilmiş olması da yine önemli. Özellikle tropikal bölgedeki büyük ağaçlardan üretilen deri benzeri materyal de var. Bu konuda araştırmalar devam ediyor.