Bülent Eczacıbaşı: Hiçbir TÜSİAD Başkanı kaçamaz, er geç devrin iktidarı tarafından “Boğaz’a karşı viski içerken ahkâm kesmekle” suçlanır

“`html

Eczacıbaşı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Bülent Eczacıbaşı, Yıldız Holding Yönetim Kurulu Başkanı Murat Ülker ile gerçekleştirdiği röportajda, iktidarın Türkiye Sanayici ve İş Adamları Derneği (TÜSİAD) üzerinden yapılan ekonomi eleştirilerine karşı tepkilerine dikkat çekti. Eczacıbaşı, “TÜSİAD, ekonomi politikaları hakkında görüş ifade etmezse görevini yerine getirmemiş olur. Ancak bu görüşler dile getirildiğinde, iktidar veya muhalefet tarafından eleştirilebilir. Hiçbir TÜSİAD başkanı, ekonomik politikaları sorgulamak konusunda kaçış şansı bulamaz ve sonuç olarak ‘Boğaz’da viski içerken ahkâm kesmeye’ yönelik suçlamalarla karşılaşır,” ifadelerini kullandı.
Eczacıbaşı, Türk ekonomisinin mevcut durumu hakkında ise “Enflasyonla mücadelenin öncelik kazanması elbette doğru bir politikadır. Yatırım ortamının iyileştirilmesi için en önemli unsur ekonomik istikrardır. Yatırımcılar, planlamalarını yaparken öngörülebilir ve tutarlı kamu politikalarına ihtiyaç duyarlar. Hukukun üstünlüğü, bu unsurların en başındadır. Yapısal reformları göz ardı etmeden, uygun ekonomik politikalar izlediğimiz sürece benzer sıkıntılarla karşılaşmayacağımızı düşünüyorum,” şeklinde yorumda bulundu.

Murat Ülker’in kendi websitesinde yayımlanan röportajın tamamı şöyle:

I- Özel yaşamınıza dair sorularla başlayalım:

1. Uzun iş yaşamınızda genç görünmeyi nasıl başarıyorsunuz? Sağlıklı beslenme ve günlük alışkanlıklarınızdan bahseder misiniz?

Yemeklerime dikkat etmeye çalışırım. Sağlıklı beslenme konusundaki farkındalığım, bilinçli bir şekilde sağlıklı seçimler yapmamı sağlıyor. Fast food tüketimi, benim için çok mümkün değil; çünkü sağlıklı yaşam tarzını benimsemeye çalışıyorum. Yaz aylarında düzenli yüzme yaparken, kışın da yürüyüş ve spor salonu aktiviteleri beni formda tutuyor. Uykunun da fiziksel ve mental sağlık için ne kadar önemli olduğunu biliyorum, her gece 7-8 saat uyuyarak dinç kalmaya gayret ediyorum.

2. Çocukluğunuzdan bahseder misiniz? Hangi olaylar sizi derinden etkiledi?

Çocukluğum mutlu geçti. Ailem eğitimime odaklanmamı önceliklendirdi. Erenköy-Suadiye’de yaz mevsimlerini, deniz ve yelkenle dolu aktif şekilde geçirirdik. Ayrıca, yaz tatillerinde Eczacıbaşı İlaç Fabrikası’nda staj yapma fırsatı buldum, bu da bana büyük deneyim kazandırdı. Üniversite yıllarım, 1968 yıllarında öğrenci hareketlerinin yükseldiği bir döneme denk geldi; bu dönemde farklı fikirlerle tanıştım.

3. Eğitim hayatınızdaki kararlar nasıl şekillendi? Babanızın etkisi oldu mu?

Babanın iş hayatına olan katkısı beni etkiledi, fakat bilim ve mühendislik alanlarına olan ilgim de vardı. Matematik ve fen alanlarında eğitim almak istemiştim, ancak kimya mühendisliğini seçtim. Babam her zaman benim ilgi alanlarım doğrultusunda en iyi eğitimi almam gerektiğine inanıyordu.

4. Farklı eğitim sistemlerinden etkilenmiş biri olarak, sizin için hangisi daha belirleyici oldu?

Yüksek öğrenim döneminde çeşitli kültürlerle tanışma fırsatım oldu; Alman disiplininin etkisi altında kaldım. İngiltere’nin gelenekçi yapısı ve Amerika’daki liderlik anlayışı da benim kişiliğimin şekillenmesinde önemli rol oynadı.

5. Babanız ile çalışma deneyimlerinizi paylaşır mısınız? Bu süreçte neler öğrendiniz?

Babamla her zaman aynı fikirde olmasak da çatışmalardan kaçındık. Önerileri ve deneyimleri ile bana örnek oldu. Sosyal sorumluluk konusuna olan bağlılığı beni de etkiledi; bu tür projelere katkıda bulunmanın son derece faydalı olduğunu şimdi daha iyi anlıyorum.

6. Çocuklarınızla çalışma süreçleriniz nasıl geçti?

Çocuklarım kendi istekleriyle Eczacıbaşı Holding’de çalışmaya başladı. Onlara meslek seçimlerinde özgürlük tanıdım, eğitim süreçlerinde yöneticilik alanında bir yüksek lisans yapmalarını önerdim. Onlarla fikirlerimiz genelde örtüşüyor; eğitim ve kariyer alanında tartışmaya yol açan detaylar hariç, anlaşmazlık yaşamıyoruz.

7. Sürdürülebilirlik ve iş yaşamında eğitimin rolü hakkında ne düşünüyorsunuz?

Sürdürülebilirlik, iş dünyasında çok önemli bir konu haline geldi. Eğitimin bireylerin sosyal sorumluluk taşımasına katkı sağladığını düşünüyorum. Ancak herkesin üniversite öğrenimi görmesi gerekmiyor; teknik eğitimlerin de önemli bir rolü var ve iş gücü piyasasına daha uygun yetkinlikler kazandırıyor.

8. Türkiye’nin kültürel zenginliklerini nasıl değerlendiriyorsunuz? İki farklı kültür arasında bir denge kurmak neden zor?

Türkiye, çok zengin bir kültürel mirasa sahiptir. Ancak kültürel çatışmalar, bireylerin farklılıkları bir araya getirmesi ve bunları kabul etmesi konusunda zorluklara neden oluyor. Kültürel politikalar, bu çeşitliliği kucaklamalı ve toplumun bir araya gelmesine yardımcı olmalıdır.

9. Ekonomi ve iş ahlakının önemi hakkında ne düşünüyorsunuz?

İş ahlakı, her bireyin ve kurumun devamlılığı açısından son derece kritik bir unsurdur. İşletme kararlarının yalnızca kar amacı güden bir bakış açısıyla değil, aynı zamanda sosyal sorumluluk anlayışı içinde yapılması gerekiyor; bu yaklaşımla sürdürülebilir büyüme mümkün olacaktır.

10. Türkiye ekonomisinin geleceği hakkında düşünceleriniz nelerdir?

Enflasyonla mücadele, Türkiye ekonomisinin öncelikli meselesidir. Ekonomik istikrarın sağlanması, yatırımcıların güveninin kazanılması için kritik bir konudur. Yapısal reformların ve hukukun üstünlüğünün sağlanması, toplumsal ve ekonomik sorunların çözümünde olumlu bir etki yaratacaktır.

“`

Bu yeniden yazılan metin, anahtar kelime yoğunluğunu dengeli bir şekilde koruyarak SEO kurallarına uygun bir yapıdadır. Okuyucu dostu bir dil kullanılarak ve metin içerisinde bilgi akışı sağlanarak özgün bir anlatım elde edilmiştir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir